
Otomotiv Devi Stellantis Hidrojenden Vazgeçti: ‘Pazar Niche Bir Alan’
Hidrojen teknolojisi, başlangıçtan beri birçok kişi tarafından yalnızca bir hayal olarak görülse de, bazı otomotiv üreticileri yakıt hücreli elektrikli araçların geleceğine inanmaya devam ediyor. Ancak, Stellantis Grubu'nun ticari araç segmentinde hidrojen teknolojisine yaptığı yatırımlar aniden sona erdi.
Stellantis, hidrojen teknolojisini yaygınlaştırmak için ciddi bir yatırım yapması gerektiğini fark etti. Bu çabayı terk etmese bile, dünya genelinde hala yeterince gelişmemiş bir dolum altyapısı müşterilerin karşısına çıkacaktı. Otomotiv devi ayrıca, fiyatları düşürmek için hükümetlerin bu segmente daha fazla teşvik sağlaması gerektiğine inanıyor.
Sonuç olarak, "hidrojen pazarı niche bir alan olmaya devam ediyor" ve "orta vadeli ekonomik sürdürülebilirlik için hiçbir beklenti yok." Stellantis, sadece hidrojen geliştirme programını sonlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda bu yıl hidrojen yakıtlı ticari araçları piyasaya sürme planlarından da vazgeçiyor. Pro One ticari araç bölümünün yeni modellerinin bu yaz üretime geçmesi bekleniyordu, ancak bu artık gerçekleşmeyecek.
Plan, Fransa'daki Hordain fabrikasında orta boy vanları ve Polonya'daki Gliwice fabrikasında ise büyük vanları üretmekti. Bu durumun olumlu bir yönü ise, Stellantis'in hidrojenli ticari araçları üretecek fabrikalardaki çalışan sayısını azaltmayacağını taahhüt etmesi. Ayrıca, araştırma ve geliştirme ekibi yakıt hücreleri dışındaki projelere yönelecek.
2024 yılının başlarında, Stellantis hala hidrojene yatırım yaparken, Citroën ë-Jumpy ve ë-Jumper, Fiat Professional E-Scudo ve E-Ducato, Opel/Vauxhall Vivaro ve Movano, Peugeot E-Expert ve E-Boxer olmak üzere sekiz farklı yakıt hücreli orta ve büyük boy hidrojenli vanı piyasaya süreceğini açıklamıştı.
Stellantis bu alandan çekilirken, Toyota uzun vadede hidrojene bağlı kalmaya devam ediyor. Yakıt hücrelerini geliştirmeye ek olarak, hidrojenle çalışan içten yanmalı motorlar üzerinde de deneyler yapıyor. Dünyanın en büyük otomobil üreticisi, potansiyel olarak yeni nesil X5'e dayanan bir SUV'un 2028'de piyasaya sürülmesiyle BMW'nin ilk seri üretim hidrojenli otomobilini pazara sunmasına yardımcı oluyor.
Hyundai da hidrojenden vazgeçmiyor. Yakın zamanda yeni Nexo crossover modelini tanıttı ve Xcient gibi yakıt hücreli kamyonlar için bir gelecek görüyor.
Honda, 2027'den itibaren seri üreteceği, üretim maliyetlerini %50 düşüren ve önceki nesline göre dayanıklılığını iki katına çıkaran yeni nesil bir yakıt hücresi modülüne sahip. Japon otomobil üreticisi ayrıca General Motors ile birlikte Fuel Cell Systems Manufacturing LLC adlı bir ortaklığa da sahip. Michigan'ın Brownstown kentinde bulunan 70.000 metrekarelik FCSM tesisi, Honda veya GM'nin Hydrotec bölümüne satılan yakıt hücreleri üretiyor.
Peki ya Volkswagen? Eski CEO Thomas Schafer, 2023 CES'te yaptığı açıklamada teknolojinin, en azından öngörülebilir gelecekte binek otomobiller için "uygun olmadığı" belirtti: "Özellikle binek otomobiller için rekabetçi değil, tanklar kabinde yer kaplıyor. Belki ticari araçlar için, ama binek otomobil için değil. Bu nedenle, bu on yılda gerçekleşeceğini sanmıyorum. Volkswagen'de olmaz."
Renault'nun niş markası Alpine bile, çift turbolu, 3.5 litrelik V-6 motorla çalışan bir süper otomobil ile hidrojenin spor otomobil dünyasında bir yeri olduğuna inanıyor. Renault'nun kendisi ise yakıt hücresi ve şarj edilebilir bir bataryaya sahip, arkadan çekişli bir Emblème wagon konsepti geliştirdi.
Ancak, yakıt hücresi teknolojisi ne kadar ilerlerse ilerlesin, uygun bir dolum altyapısı olmadan bu çabalar boşa gidecektir.