
Mini Elektrikli Gelecek Planından Geri Adım Attı: Benzinli Motorlara Yatırım Sürecek!
Otomotiv dünyasında son dönemde sıkça gördüğümüz bir trend daha belirginleşiyor: iddialı elektrikli araç (EV) hedeflerinden geri adım atan markalara bir yenisi eklendi. Başlangıçta büyük bir heyecanla tamamen elektrikli bir geleceğe geçiş tarihleri açıklayan pek çok üretici, pazarın gerçekleri ve tüketici talepleri doğrultusunda planlarını revize etmek durumunda kalıyor.
Bu kez rotasını güncelleyen marka, ikonik tasarımlarıyla bilinen Mini oldu. BMW Grubu çatısı altındaki İngiliz üretici, 2021 yılında yaptığı açıklamada 2030 yılına kadar ürün gamını tamamen elektrikli hale getireceğini duyurmuştu. Ancak son gelişmeler, bu iddialı hedefin artık masada olmadığını gösteriyor. Şirket, içten yanmalı motorlu (ICE) yani benzinli otomobillerin hala pazarda güçlü bir yer tuttuğunu ve yakın gelecekte de bu durumun devam edeceğini kabul etmiş görünüyor.
Markanın üst düzey bir yöneticisi, yaptığı bir açıklamada tamamen elektrikli olma vizyonunun şimdilik 'beklemeye alındığını' ifade etti. Yönetici, Mini'nin benzinli motorlara sahip otomobillere yatırım yapmaya devam edeceğinin altını çizerek şunları söyledi: “Yeni içten yanmalı motorlu ürünlere yatırım yapıldığını göreceksiniz. Bu motorlara sahip araçları tercih eden müşterilerimiz için ürün geliştirmeye devam edeceğiz.”
Bu strateji değişikliği kapsamında, bazı pazarlar için planlanan elektrikli modellerde de güncellemeler yaşanıyor. Örneğin, Çin'de üretilen ve belirli pazarlara sunulması hedeflenen elektrikli Aceman modelinin, gümrük vergileri ve üretim stratejisindeki değişiklikler nedeniyle daha sınırlı sayıda pazara ulaşması bekleniyor. Benzer şekilde, 3 kapılı tamamen elektrikli Cooper hatchback ve elektrikli cabrio versiyonlarının da bazı pazarlardaki sunum planları yeniden değerlendiriliyor.
Mini, bir yandan benzinli motor teknolojisine yatırım yapmaya devam ederken, diğer yandan gelecekteki model gamı için de çalışıyor. Yapılan açıklamalarda, iptal edilen bazı elektrikli projelerin boşluğunu doldurabilecek yeni bir benzinli crossover modelinin sinyalleri verildi. Ayrıca, markanın köklerine daha sadık, daha küçük boyutlu “gerçek” bir Mini modeli (belki de geçmişteki Rocketman konseptinden ilham alan) fikrinin yeniden canlandırılabileceği ve mevcut Countryman modelinin üzerinde konumlanacak daha büyük bir aracın da değerlendirildiği belirtildi. Ancak, bir Mini pick-up modelinin kesinlikle gündemde olmadığı, marka DNA'sına ve pazar taleplerine uygun görülmediği netleştirildi.
Mini'nin bu adımı, ana şirketi BMW Grubu'nun genel yaklaşımıyla da paralellik gösteriyor. Grubun ultra lüks markası Rolls-Royce, 2030'ların başında tamamen elektrikli olmayı hedeflerken, BMW markası daha esnek bir strateji izliyor ve müşterileri tek bir teknolojiye zorlamak yerine 'seçim gücü' sunmayı vurguluyor. BMW Grubu, 2030 yılına kadar küresel satışlarının yarısından fazlasının tamamen elektrikli araçlardan oluşmasını hedefliyor ancak bunun ancak “kapsamlı bir şarj altyapısı gibi belirli koşulların sağlanması durumunda” gerçekleşebileceğine dikkat çekiyor.
Elektrikli araç satışlarının payını artırmak kolay bir süreç değil. 2024 yılı itibarıyla BMW Grubu'nun (Mini ve Rolls-Royce dahil) toplam teslimatları içinde tamamen elektrikli araçların payı %17,4 olarak gerçekleşti. Bu oran, bir önceki yılki %14,7'lik paya göre önemli bir artış olsa da, %50 hedefinin hala gerisinde olunduğunu gösteriyor. 2025'in ilk çeyreğinde ise grubun EV satışları geçen yılın aynı dönemine göre %32,4 artarak 109.516 adede ulaştı ve bu da ilk çeyrekteki toplam 586.149 adetlik satışın %18,7'sini oluşturdu.