Mazda’dan Devrim Niteliğinde Yenilik: Egzoz Gazını Geri Emecek!
Otomotiv dünyasında elektrikli araçlara geçiş tartışmaları tüm hızıyla sürerken, bazı üreticiler içten yanmalı motorları geleceğe taşımanın yollarını arıyor. Japon üreticilerin genel olarak elektrikli araçlara temkinli yaklaştığı biliniyor. Toyota'nın bu konudaki kararlılığı ve elektrikli araçların pazar payının hiçbir zaman %30'u geçemeyeceği yönündeki açıklamaları sıkça gündeme geliyor. Bu üreticiler arasında yer alan Mazda da içten yanmalı motorlardan tamamen vazgeçmeye hazır olmadığını belirtiyor ve bu motorları daha temiz hale getirmenin mümkün olduğuna inanıyor.
Mazda'nın Japonya Mobilite Fuarı'nda tanıttığı ve şık tasarımıyla dikkat çeken Vision X-Coupe konsepti, sadece estetik bir gösteri olmanın ötesine geçiyor. Araç, Mazda'nın 'Mobil Karbon Yakalama' olarak adlandırdığı ve egzoz gazlarının %20'sine kadarını geri emebilen bir sistemi barındırıyor. Bu teknoloji, içten yanmalı motorları kurtarma çabası gibi görünse de, Mazda bunun sadece bir hayal olmadığını vurguluyor.
Mazda yetkilileri, çözülmesi gereken bazı sorunlar olduğunu kabul etmekle birlikte, karbon yakalama cihazını üretim araçlarına entegre etme hedefini sürdürüyor. Yakalanan egzoz gazları kurutuluyor ve karbon, kristalize bir zeolit alt tabakasına bağlanıyor. Küçük bir depoda depolanan bu karbondioksit, geri dönüştürülmüş plastik üretimi gibi alanlarda ham madde olarak kullanılabilecek.
Konsept araçta kullanılan döner (rotary) motor ise benzinle çalışmıyor; bunun yerine Nannochloropsis adlı bitki bazlı bir biyoyakıt kullanıyor. Bu mikroalg türü, yüksek yağ üretim verimliliğine sahip ve dizel benzeri özelliklere sahip yağ üretiyor. Mikroalgler, büyüme süreçlerinde fotosentez yoluyla karbondioksit emilimi gerçekleştiriyor.
Mazda'ya göre, bu mikroalg bazlı yakıtın nispeten düşük bir maliyetle üretilmesi, fosil yakıtlara kıyasla karbondioksit emisyonlarını %90'a kadar azaltabilir. Aracın kendi emisyonlarının %20'sini geri kazanan karbon yakalama sistemiyle birleştiğinde, Vision X-Coupe gibi bir araç, teorik olarak %10 civarında net karbon-negatif bir sonuç elde edebiliyor.
Mazda, bu sistemle birlikte 'ne kadar çok sürerseniz, o kadar az karbondioksit salarsınız' prensibini hedefliyor. Ancak biyoyakıt üretimini ölçeklendirmek önemli bir zorluk teşkil ediyor. Şu anda, 1.000 litrelik bir kültür tankından sadece bir litreden biraz fazla yakıtın rafine edilmesi yaklaşık iki hafta sürüyor. Yaygın biyoyakıt üretimi, karbon-negatif senaryoyu gerçeğe dönüştürebilir.
Yakalanan karbondioksit, daha fazla mikroalg yetiştirmek için bile yeniden kullanılabilir. Bu, aracın sürüş sırasında havayı temizlemeye yardımcı olacağı anlamına geliyor. Mazda bu vizyonu gerçeğe dönüştürmekte kararlı görünüyor. Ancak Ar-Ge çalışmalarının mantıklı olması, bu tür bir geleceğin biyoyakıt üretimini uygulanabilir seviyelere ölçeklendirmesine bağlı. Ayrıca, yakalanan karbondioksiti toplamak ve doğru şekilde imha etmek veya yeniden kullanmak için bir altyapının da mevcut olması gerekecek.
Yine de, Mazda'nın kalıpların dışında düşünme konusundaki istekliliğini takdir etmek gerekiyor. Bu son yaklaşımın bir çıkmaza yol açıp açmayacağını ise zaman gösterecek. Eğer böyle bir durum yaşansa bile, içten yanmalı motorların ortadan kaybolması beklenmiyor; yeni Skyactiv-Z motorları yolda.