
Honda’dan Şaşırtan Açıklama: ‘Elektrikli Araçlar Tek Hedefimiz Değil!’
Otomotiv dünyasında sürdürülebilirlik ve karbon nötr hedeflerine ulaşma yarışı tüm hızıyla sürerken, Honda'dan dikkat çekici bir çıkış geldi. Birçok otomobil üreticisinin elektrikli araçlara (EV) yönelik iddialı hedefler belirlediği bir dönemde, Honda stratejisinde bir esneklik olduğunu ve tek çözümün tamamen elektrikli araçlar olmadığını belirtti. Şirket, geçtiğimiz yıl elektrifikasyona ayırdığı büyük bütçeyi revize ederek, bu alana yönelik hedeflerini bir miktar ertelediğini duyurdu. Hedef, on yılın sonuna kadar yıllık satışların yüzde 30'unu tamamen elektrikli araçların oluşturmasıydı ancak bu hedef artık geçerliliğini yitirdi.
Honda, 2050 yılına kadar tüm ürün ve kurumsal faaliyetlerinde karbon nötr olma hedefine bağlılığını sürdürdüğünü vurgularken, bu hedefe ulaşmanın birden fazla yolu olduğuna inanıyor. Şirketin yerel birim başkanının yaptığı açıklamalara göre, elektrikli araçlar karbon emisyonlarını azaltmanın tek yolu olarak görülmüyor. Bu doğrultuda Honda, hidrojen yakıtlı araç teknolojilerine de yatırım yapmaya devam ediyor. Örneğin, CR-V e:FCEV modeli, 17.7 kWh'lik şarj edilebilir bataryası sayesinde 46 km'ye kadar tamamen elektrikli sürüş menzili sunarken, aynı zamanda bir plug-in hibrit olarak da çift görev yapıyor. Toyota ve Hyundai gibi markalar da hidrojen teknolojilerine bağlılıklarını sürdürürken, BMW'nin de 2028'de Toyota'nın desteğiyle bir hidrojen yakıt hücreli araç piyasaya sürmesi planlanıyor. Buna karşılık, Stellantis ise hidrojen geliştirmelerinden vazgeçtiğini ve bu alanı 'niş bir segment' olarak nitelendirdiğini açıklamıştı.
Japon devi Toyota ise bu konuda daha da geniş bir vizyon çiziyor. Dünyanın en büyük otomobil üreticisi, hidrojen yakıtlı içten yanmalı motorların, tamamen bataryalı elektrikli araçlara bir alternatif olabileceğine inanıyor. Toyota, Mazda ve Subaru ile birlikte sıvı hidrojen, biyoyakıt ve sentetik yakıtlarla çalışabilen karbon-nötr motorlar geliştiriyor.
Hidrojen Yakıt İstasyonu Altyapısı Gelişmemiş Durumda
Ancak, her iki teknolojide de en büyük engel altyapı eksikliği. Hidrojen yakıtlı bir aracın sahibi olmak, yetersiz yakıt istasyonu ağı nedeniyle oldukça zorlayıcı. Dünya genelinde geçen yılın sonunda faaliyette olan hidrojen yakıt istasyonu sayısı sadece yaklaşık 1.160 civarında. Sentetik yakıtlar için altyapı ise Porsche'nin Şili'deki pilot tesisi gibi birkaç istisna dışında neredeyse hiç mevcut değil.
Bazıları hidrojen ve sentetik yakıtlarla otomobil üreticilerinin zaman kaybettiğini düşünse de, bataryalı elektrikli araçların nihai çözüm olup olmadığı konusunda şüpheci kalanlar da mevcut. Toyota'nın Yönetim Kurulu Başkanı Akio Toyoda, geleneksel elektrikli araçların hiçbir zaman yüzde 30'luk pazar payını aşamayacağını öngörmüştü. Ancak, bataryalı elektrikli araçların popülerliği arttıkça bu öngörünün yakın gelecekte tersine dönebileceği düşünülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, geleneksel elektrikli otomobiller 2024'te küresel satışların yüzde 20'sinden fazlasını oluşturdu ve bu yıl yüzde 25'i aşması bekleniyor. Çin'deki talep bu büyümeyi büyük ölçüde yönlendirirken, Avrupa'da da önemli gelişmeler yaşanıyor. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği'ne göre, 2025'in ilk yarısında yeni otomobil satışlarının yüzde 17.5'i elektrikli araçlardan oluşurken, bu oran geçen yılın aynı döneminde yüzde 13.9'du.