
Elektrikli Araçlar Gerçekten Daha Çevreci mi? BMW’den Şaşırtan Açıklama!
Sıfır otomobil pazarında elektrikli araçların (EV) çevresel etkisi sıkça tartışılan bir konu. Peki, bir elektrikli otomobil ne kadar çevreci? BMW, yeni iX3 modelinin çevresel etkisini üretim aşamasında beklenenin de üzerinde düşürdüğünü açıkladı. Buna göre, üretimi daha fazla enerji gerektirse de, iX3, benzinli X3 muadiliyle karşılaştırıldığında sadece 20.000 kilometrede çevresel ayak izini dengelemeye başlıyor.
Türkiye'deki ortalama bir sürücünün yıllık kat ettiği mesafeyi düşünürsek, bu, iX3'ün üretiminden kaynaklanan karbon borcunu iki yıldan kısa sürede kapattığı anlamına geliyor. Üstelik bu süre zarfında keyifli bir sürüş deneyimi de cabası.
BMW'nin 'Neue Klasse' olarak adlandırdığı yeni nesil araçları, Mart 2026'da Türkiye'ye gelmesi beklenen iX3 ile başlıyor. Bu yeni modellerin çevresel etkisini azaltan temel faktörler arasında, Macaristan'daki üretim tesislerinde ve tedarik zincirinde yenilenebilir enerjinin kullanılması ile otomobillerde geri dönüştürülmüş malzemelerin (özellikle alüminyum, çelik ve termoplastik) daha fazla kullanılması yer alıyor.
EV Bataryaları Geri Dönüştürülebilir mi? Elbette!
Batarya üretimi, önemli bir karbon maliyetine sahip olsa da, EV bataryalarının geri dönüştürülemez olduğu miti yıkılıyor. Örneğin, iX3'ün bataryasındaki lityum, kobalt ve nikelin yarısı ikinci kez kullanılıyor. Bu sayede, çıkarılması gereken ham madde miktarı azaltılırken, batarya üretiminde yeşil enerjinin kullanılması, bataryanın CO2 ayak izini yüzde 42 oranında düşürüyor.
BMW, 'Neue Klasse' araçlarında karbon azaltıcı süreçleri benzeri görülmemiş bir ölçekte tasarlamış durumda. Şirket yetkilileri, her bileşende geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma gibi konuların titizlikle ele alındığını belirtiyor.
Karşılaştırma: Çeşitli Kilometrelerde EV ve Benzinli Araçların Karbon Ayak İzleri
Bu çevreci yaklaşım sayesinde, iX3 50 xDrive'ın üretiminden kaynaklanan karbon ayak izi, araç başına 21 ton CO2 eşdeğerinden (tCO2e) 13.5 tCO2e'ye düşürülmüş. Karşılaştırma yapmak gerekirse, benzinli X3 20i xDrive'ın üretiminden çıkan karbon ayak izi 9.9 ton civarında.
Ancak iX3'ün benzinli X3'e göre 3.6 ton daha fazla olan başlangıç karbon borcu, Avrupa Birliği'nin ortalama enerji karışımıyla şarj edildiğinde 20.000 kilometrede kapanıyor. Eğer bu çevreci önlemler olmasaydı, bu denge noktası 60.000 kilometreye kadar çıkacaktı.
200.000 kilometre yol kat edildiğinde, benzinli SUV'nin karbon ayak izi 52.8 tonu bulurken, iX3 sadece yeşil enerjiyle şarj edildiğinde 14.6 ton, AB enerji karışımıyla şarj edildiğinde ise 23 ton CO2 eşdeğerine ulaşıyor. Bu, özellikle uzun menzilli bataryaya sahip modellerde 38 tonluk bir avantaj anlamına gelebilir.
Detaylı Bakış: BMW Yeni iX3'ün Karbon Ayak İzini Nasıl Düşürdü?
Yeni iX3'ün ağırlıkça yaklaşık üçte biri, yani yaklaşık 740 kilogramı geri dönüştürülmüş malzemelerden oluşuyor. Tekerlek taşıyıcıları ve jantlar, dörtte beş oranına kadar geri dönüştürülmüş alüminyum içerirken, ön saklama gözündeki plastiklerin yüzde 30'u eski balık ağları ve halatlardan elde ediliyor.
BMW, sadece doğru malzemeleri kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda aracın ömrünün sonunda bu malzemelerin daha kolay ayrıştırılarak yeniden kullanımını sağlamayı hedefliyor. Örneğin, koltuklardaki kumaş ve yapıştırıcılar aynı malzemeden üretilerek, söküm ve geri dönüşüm süreçleri kolaylaştırılıyor.
BMW'nin sürdürülebilirlik üzerine çalışan yetkilileri, hedeflerinin araçları bir kaynak olarak görerek malzeme döngüsünü kapatmak olduğunu vurguluyor.
Büyük Resim: BMW Sürdürülebilirlik Konusunda Geri Adım Atmayacak
Günümüzde pek çok şirket sürdürülebilirlik çabalarını ön plana çıkarırken, Avrupa ve ABD'de çevresel eylemlere karşı gelişen siyasi eğilimler nedeniyle bazı firmalar geri adım atabiliyor. Ancak BMW, bu konudaki kararlılığını sürdürüyor.
BMW'nin küresel sürdürülebilirlik başkan vekili, sürdürülebilirliğin sadece önemli değil, temel bir unsur olduğunu belirtiyor. Şirket, 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşma ve 2020'de Paris Anlaşması'na uyum taahhüdünde bulunmuş durumda. Bu hedeflere ulaşmak için tüm faaliyetlerini, tedarik zincirini ve ürün geliştirmeyi sürdürülebilirlik prensipleriyle entegre etmeyi amaçlıyor. 2019'da 150 milyon ton CO2 eşdeğeri emisyon üreten şirket, bu rakamı geçen yıl 131 milyon tCO2e'ye düşürdü. 2030'da 109 milyon tCO2e, 2050'de ise yıllık 15 milyon ton net sıfır emisyon hedefleniyor.