Çin Otomobillerinin Yükselişi: Avrupa Mühendisliği Farkı Hala Korunuyor Mu?

Çin Otomobillerinin Yükselişi: Avrupa Mühendisliği Farkı Hala Korunuyor Mu?

Otomotiv dünyasının geleceğini yakından görmek adına bu hafta Çin'de, devasa Şanghay Otomobil Fuarı'ndaydım. Sadece Çin pazarı için değil, küresel endüstrinin nereye gittiğini anlamak adına önemli bir ziyaretti.

Fuara adım atmadan önce bile bir şey netti: Çin otomobil sektörü çok ciddi işler başarıyor ve Pudong Uluslararası Havalimanı'ndan başlayan yoğun trafik bunun en büyük kanıtıydı. Taksinin arka koltuğunda otururken etrafım, daha önce hiç görmediğim markalarla, logolarla doluydu. Bu, yetişkin hayatım boyunca nadir hissettiğim kadar yabancı bir duyguydu.

Altı şeritli otoban, Xiaomi, Hongqi, Onvo ve Zeekr gibi markaların yanı sıra, kişisel olarak en sevdiğim, kompakt ve sevimli Wuling Bingo gibi araçlarla dolup taşıyordu. Tabii ki MG ve BYD gibi Türkiye pazarında da görmeye başladığımız markalar da cabasıydı.

Şanghay Sergi Merkezi'nin ana girişinde binlerce insanla birlikte akıl almaz yüz tanıma teknolojisinden geçtikten sonra şaşkınlık devam etti; fuar alanının duvarları, ziyaretçilerin şaşkın fısıltılarıyla yankılanıyordu.

Ancak bu durum beni düşündürdü: Bu sürdürülebilir mi? Ve bu iddialı şirketlerden hangileri bugün var olacak, hangileri yarın kaybolacak? Otomobil tarihinde benzeri görülmemiş bir dönüşüm olan elektrifikasyona geçişle birlikte bir dönüm noktasında olduğumuza inanıyorum. İnsanlar yeni şeylere belki de hiç olmadığı kadar açık. Ama neden bir markanın aracını alalım da, diğerini değil?

İşte tam da bu noktada, onlarca yıllık deneyime sahip, arzu uyandıran, yüksek kaliteli ve üstün mühendislik harikası otomobiller üreten Avrupalı otomobil üreticilerinin, kendi tarihlerine, miraslarına sahip çıkmaları ve geçmiş başarılarını kucaklamaları gerekiyor.

Fiat'a bakın; yıllardır eskimeyen 500 modelinin popülaritesinden faydalanıyor. Renault ise son dönemde havalı 5 EV modeliyle harika bir iş çıkardı. Land Rover ve Mercedes de, sağlam 4x4 modelleriyle tüm dünyadaki alıcıların kalbini kazanmaya devam ediyor.

Ancak bu marka değeri, sadece yüzeysel değil. Birçok Çin otomobilini kullandım ve bazılarını keyifle sürdüm ama çok azı, sürüş ve yol tutuşunun o güzel harmanını, sezgisel, kullanıcı odaklı kokpitleri ve akıllı özellikleri bir arada sunan Avrupalı rakipleriyle aynı seviyede mühendislik mükemmelliği barındırıyor.

Elbette Çin otomotiv endüstrisini göz ardı etmemeliyiz. Aslında bunu yapmak aptallık olur. Ancak Şanghay ziyareti bana bir şey öğrettiyse, o da Avrupalı üreticilerin neler yapabildiğiyle gurur duymamız gerektiğidir. Bu başarılar bir gecede inşa edilmedi.