Bu Tek Seferlik Audi TT Göründüğünden Çok Daha Fazlası Çıktı!
Otomotiv dünyasının unutulmaz isimlerinden Ferdinand Piëch, yönetimde olduğu dönemde Volkswagen Grubu'nu (1993-2002) pek çok cesur mühendislik projesine imza attırdı. Bu projeler arasında en bilineni şüphesiz Bugatti Veyron'un geliştirilmesiydi. Piëch'in mirası, pahalı ancak vizyoner projelerle doluydu; bunlardan biri de VW Phaeton, diğeri ise futuristik XL1 modeliydi.
Otomotiv devinin başına geçmeden önce bile Piëch, Porsche ve sonrasında Audi'de geliştirdiği ikonik otomobillerde kilit rol oynamıştı. Porsche'deki Geliştirme Başkanı iken efsanevi 917 ve Quattro yarış otomobillerinin geliştirilmesinde derinlemesine yer aldı. Yeni fikirleri keşfetme tutkusu, liderliğinin sonuna kadar devam etti ve işte bu TT görünümlü otomobil, bu tutkunun en somut örneklerinden biri.
Tanıdık silüetine rağmen, bu araç aslında bir Tourist Trophy değil. Bir zamanlar Audi'nin TT modelinin üzerinde konumlanacak bir spor otomobil fikriyle oynadığı dönemde, henüz R8 ortada yokken (Lamborghini Gallardo'nun kardeş modeli ancak 2003 Le Mans Quattro konseptiyle ön gösterimi yapılıp 2006'da üretime girecekti), mühendisler ilk nesil RS4 Avant'ın altyapısını TT'nin kompakt gövdesiyle birleştirmeye karar verdiler. Yani, kısacası, bir B5 RS4 platformunun üzerine 8N nesli TT gövdesi yerleştirildi. Elbette akıllara "Neden?" sorusu geliyor.
Bu sıra dışı projeyle Audi, TT'nin üzerinde konumlandırabileceği bir spor otomobilin potansiyelini ölçmek istedi. Bu birleştirme işlemi, sadece dış görünüşü değil, akslardan, motordan, arka diferansiyelden, jantlardan, şanzımandan ve daha birçok parçadan oluşuyordu. Yani, neredeyse her şeyiyle bir RS4, TT'nin üzerine giydirilmişti.
Bu uyumu sağlamak için mühendisler, şasiyi yakıt deposunun önünden 170 milimetre kısaltarak TT'nin dingil mesafesine uyum sağladılar ve orantıları korudular. Kaputun altında ise RS4'ün çift turbolu 2.7 litrelik V6 motoru bulunuyordu. Bu prototip, ilk iki nesilde VR6 motor kullanan TT modelleri düşünüldüğünde, gerçek bir V6 motora sahip tek TT olma özelliğini taşıyor.
Dahası, bu V6 motor, standart TT'lerde kullanılan enine yerleşimin aksine boylamasına monte edilmişti. Aktarma organları da Haldex diferansiyelden, daha arkaya odaklı Torsen sistemine geçiş yapmıştı; bu sistem de RS4'ten ödünç alınmıştı. Altı ileri manuel şanzımanla tüm tekerleklere iletilen 375 beygir güç ve 440 Nm tork ile bu "TT Coupe RS4", ciddi bir performans sunuyordu.
Beklendiği gibi, performans etkileyiciydi. Sonuçta bu araç, TT'den çok daha fazla RS4 karakteri taşıyordu. 0'dan 100 km/s hıza 4.9 saniyede ulaşabiliyor, maksimum hızı ise 280 km/s idi. Platform değişikliği ağırlığı bir miktar artırarak aracın boş ağırlığını 1.550 kilograma çıkarmıştı; ancak daha sonra piyasaya sürülen VR6 motorlu TT'nin ağırlığı ancak marjinal olarak daha düşüktü.
Eski quattro GmbH (bugünkü Audi Sport) ürün şefi, yaptığı bir röportajda bu projeyi "inanılmaz eğlenceli sürüşlü" olarak tanımlamış ve "o zamanlar bir 911'den daha iyi performans gösteriyordu" şeklinde belirtmişti. Araç yoğun testlere tabi tutulmuş ve yaklaşık 20.000 kilometre yol kat etmişti.
Piëch döneminin sona ermesiyle birlikte, bu özel modelin seri üretime geçme fikri maliyetli bulunarak rafa kaldırıldı. Volkswagen Grubu, sonunda R8 modeliyle TT'nin üzerinde bir spor otomobil üretme hedefine ulaştı. Her iki model de zamanla üretimden kalkmış olsa da, Audi'nin 2027'de tamamen elektrikli olacak yeni bir spor otomobille bu segmente geri dönmeyi planladığı biliniyor.