BMW M3’ün Arka Kapı Tasarımındaki O Gizem Perdesi Aralanıyor: ‘Gücü Görebilirsiniz!’
BMW M3'ün arka kapılarına dikkatli bir şekilde baktınız mı? Kapı ve çamurluğun birleşim noktasında alışılmadık bir geçiş fark etmiş olabilirsiniz. Hatta bu alan, aracın genel tasarımından biraz farklı görünebilir ve bu detay bir kere fark edildiğinde gözden kaçırmak zorlaşır. Kimi gözlere estetikten uzak görünebilir, peki ya BMW için bu tasarımın bir amacı var mıydı?
BMW'nin M departmanından yetkililer, bu durumun ardındaki sebebi açıkladı. BMW M3, standart modellerine göre daha geniş arka akslara sahip. Bu da, daha çıkıntılı bir duruşu kapatmak için daha geniş çamurluklara ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyor.
Bu, sorunun sadece bir kısmını açıklıyor. Diğer markalar da sportif modellerinde daha geniş parçalar kullanabilir, ancak genellikle kapı ve çamurluk geçişleri daha akıcı olur. BMW M3'te ise arka kapılar, daha alt modellerde kullanılanlarla aynı. Ve işin özü de tam olarak bu. BMW, M modelinde gereken ekstra genişliği kullanıcının fark etmesini istiyor.
BMW M yetkilileri, çamurluk ve kapı arasındaki bu tasarımı "gücü görebilmek" olarak tanımlıyor. Bu genişletilmiş çamurlukların, kapı çizgisi daha akıcı olsa dahi, bir güç ifadesini başarılı bir şekilde yansıttığı söylenebilir.
Bu yaklaşımın aksine, bazı kompakt lüks spor sedan modellerinde daha agresif bir duruşa rağmen çizgisellik ön planda tutulur. Aynı durum, station wagon modeller için de geçerli olabilir.
Bu durum, BMW'nin M çamurluk ve arka kapı çizgilerindeki yaklaşımının kötü olduğu anlamına gelmiyor. Aslında, bu tasarım kararı aracın güçlü karakterini destekleyen bir hikaye anlatıyor. Bu arka çamurluk tasarımının bir başka örneği de M5 Touring'in arkasına bakıldığında görülebilir.
Ancak bu tasarım, tüm BMW M modellerinde bulunmuyor. Coupe modellerde kapıdan arka çamurluğa daha yumuşak bir geçiş varken, M SUV modellerinde de bu geçiş daha akıcıdır.
M3 ve M5'in arka kapı-çamurluk geçişindeki bu detay, bir kere görüldüğünde hafızalardan silinmiyor ve kesinlikle kendine has bir dokunuş katıyor. Ya da belki de sadece üretim hattında birkaç kuruş tasarruf etmenin bir yolu?