AB’den Otomobil Devlerine Emisyon Nefesi: Hedefler İçin Ek Süre Tanındı

AB’den Otomobil Devlerine Emisyon Nefesi: Hedefler İçin Ek Süre Tanındı

Genellikle Avrupa Birliği'nden gelen düzenleme haberleri otomobil üreticileri için 'kötü haber' niteliği taşısa da, bugün durum biraz farklı. AB Komisyonu'nun yaptığı yeni bir düzenleme teklifi, Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandı ve otomotiv firmalarına emisyon hedefleri konusunda önemli bir esneklik sağlandı.

Daha önce 2025 yılı sonuna kadar filolarındaki ortalama CO₂ emisyonlarını yeni hedeflere indirmek zorunda olan üreticiler, artık bu hedefe ulaşmak için ek iki yıla sahip olacak. Parlamentonun 458'e karşı 101 oyla kabul ettiği teklife göre, firmaların 2025 hedefi uyumluluğu yalnızca 2025 yılını değil, 2025-2027 döneminin ortalamasını dikkate alarak değerlendirilecek.

Bu karar, 2025-2029 dönemi için belirlenen, 2020-2024 ortalamasına kıyasla yıllık %15'lik emisyon azaltma hedefinin (yaklaşık 93.6 g/km ortalama) karşılanması konusunda üreticilere nefes aldırdı. Bilindiği gibi AB'de 2030'dan itibaren filo genelinde çok daha sıkı bir hedef olan 49.5 g/km, 2035'ten itibaren ise iddialı ve bazılarına göre gerçekçi olmayan 0 g/km hedefi yürürlüğe girecek.

Teorik olarak, 2035'e kadar benzinli ve dizel motorlar tamamen yasaklanmayacak. Ancak sentetik yakıtlar veya hidrojenle çalışan içten yanmalı motorlar önümüzdeki 10 yıl içinde beklenen yaygınlığa ulaşamazsa, AB üyesi 27 ülkede yeni içten yanmalı motorlu araçlara veda etmeye hazırlanmak gerekebilir.

Bu geçici esneklik, otomobil üreticileri için potansiyel olarak milyarlarca avroya varan ciddi cezaların önüne geçilmesine yardımcı olacak. Birçok büyük marka, daha önce hedefleri 2025'e kadar yakalayamamaları durumunda yüklü cezalarla karşılaşabilecekleri konusunda endişelerini dile getirmiş, hatta bazıları CO₂ hedeflerine ulaşmak için benzinli ve dizel araç üretimini azaltabilecekleri uyarısında bulunmuştu.

Elbette bu düzenleme, yüksek emisyonlu araçların satışını tamamen durdurmuyor. Üreticiler, yüksek performanslı veya büyük motorlu araçları satmaya devam edebilirler. Ancak bunu yapabilmek için, filo genelindeki ortalamayı düşürmek amacıyla satış portföylerinde yeterli sayıda şarj edilebilir hibrit (PHEV) ve özellikle tam elektrikli araç (EV) bulundurmaları şart.

Güçlü bir elektrikli araç yelpazesine sahip olmayan veya dönüşümde yavaş kalan markalar için risk devam ediyor. Bu durum, bazı modellerin Avrupa pazarında motor seçeneklerini daraltmasına veya bazı ikonik motorların üretimden kaldırılma takvimlerinin öne çekilmesine neden olabiliyor.

Avrupa'daki bazı ülkelerde yüksek emisyonlu araçlara uygulanan vergilerin son yıllarda fahiş seviyelere ulaşması da durumu daha da zorlaştırıyor. Bu vergilendirme politikaları, performans odaklı modellerin bile fiyatlarının astronomik rakamlara çıkmasına yol açabiliyor.

Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında, bazı performans modellerinde görülen hibritleşme veya motor küçültme gibi adımlar, otomobil üreticileri için çoğu zaman zorunlu birer uzlaşma niteliği taşıyor. Bu düzenlemelere uyum sağlamak ve yüksek cezaları önlemek adına, markalar mevcut motor teknolojilerini elektrikli destekle birleştirme veya daha küçük hacimli motorlara yönelme yolunu seçebiliyor.